Münir Fikret Kızılok, Türk pop ve özgün müzik sanatçısıdır.
1946 yılında İstanbul'da doğdu. 22 Eylül 2001'de bir hastanede uzun süredir
çektiği kalp hastalığı yüzünden hayatını kaybetti. Hafif Türk müziği için rock
tınıları ve deneysel çalışmalarıyla çok önemli bir sanatçıydı.
İlk enstrümanı kendisini yaş gününde armağan edilen kırmızı bir akordeondur. İlk müzik derslerini sınıf arkadaşlarından birinin klarnetçi olan babasından alır; ilk konserini de bir 23 Nisan’da Taksim Belediye Gazinosu’nda düzenlenen okul müsameresinde verir. Fikret Kızılok ve Orkestrası adlı küçük grubun elemanları Kızılok’un sınıf arkadaşlarıdır ve çaldıkları halk türküleri ile alkış alırlar. Kadıköy'de oturan Fikret Kızılok, aynı dönemde arkadaşı olan Cahit Oben ile birlikte yeni bir atılım içine girerler (1964). Yeni bir grup kurarak profesyonel hayata geçmeye karar verirler. Yanlarına bas gitarcı Koray Oktay ve davulcu Erol Ulaştır’ı alırlar; böylece Cahit Oben 4 doğar. Kendilerini “daha ziyade Beatles tipi müzik yapan bir grup” olarak tanımlayan Cahit Oben 4, İlham Gencer’in işlettiği Çatı Gece Kulübünde programlar yapmaya başlar, bir yandan da mahalle konserlerini sürdürür. Bu arada kendi paralarıyla iki 45’lik plak doldururlar. Bunlardan ilkinde iki yabancı şarkıyı yorumlarlar: “I Wanna Be Your Man” ve “36 24 36”. İkinci plaklarında daha “kendilerine” dönerler. Plağın ilk yüzünde “Silifke’nin Yoğurdu” vardır; diğer yüzü ise bir bestedir: “Hereke”, aynı zamanda Kızılok’un plak olarak yayınlanan ilk bestesidir.
Fikret Kızılok Cahit Oben 4’le çalışmalarını sürdürürken
girdiği dişçilik yüksekokulundaki eğitimini sürdürür. Bir süre sadece okuluyla
ilgilenir. Müzikten kopamayacağını anladığında ilk solo plağını doldurur. Dört
şarkılık bir EP’dir bu: “Ay Osman - Colours / Sevgilim-Baby”. Bu plak o yıllarda
fazla ses getirmez. Bunun üzerine Kızılok okulunu bitirmeye karar verir. Yine
de zaman zaman arkadaşlarının kurduğu ‘Kaygısızlar’la birlikte çalışır, Barış
Manço’ya eşlik eder. Dişçilik Yüksekokulu’nun son sınıfında okurken mahalleden
arkadaşı Arda Uskan ile bir yolculuğa çıkar; müzik hayatını tümüyle etkileyecek
bir yolculuktur bu. Bu düşünceyle gitarını eline alan Kızılok stüdyoya girer ve
Aşık Veysel’in “Uzun İnce Bir Yoldayım” türküsünü yeni bir düzenlemeyle kayda
alır. Bunu bir 45’lik olarak yayınlar. İkinci solo 45’liğidir bu; Fikret
Kızılok’un hayatında da önemli bir dönüm noktası... Arka yüzünde sözlerini
kendi yazdığı bir halk şarkısı, “Benim Aşkım Beni Geçti” yer alır. O güne dek
sürdürdüğü suskunluğu ve bunu bozmasının nedenini de plak kapağında şöyle
açıklar: “Piyasa, öylesine Türk benliğinden uzak melodilere kucak açmıştı ki,
beni dinlemeyeceklerdi bile. Bugün ise durum büyük bir hızla değişiyor. Bu öz
benliğimize dönüşte ben de üzerime düşen görevi yapmaya karar verdim...”“Yumma
Gözün Kör Gibi ! Yağmur Olsam”, Kızılok’un asıl çıkışını yaptığı plak olur. Her
iki beste de Fikret Kızılok’undur. Plakta, gitar, tumba ve sazın yanında
değişiklik olsun diye enstrüman olarak tahta ve taş kullanır Kızılok. Şarkılar
çok beğenilir, plak çok satar ve sanatçı ilk altın plağını alır.Bu başarının
ardından fazla ara vermeden bir 45’lik daha yapar Kızılok. Ancak bu kez
kendisine ait bir şarkıyla ortaya çıkar: “Söyle Sazım”. Plak kapağında, “Türk
geleneklerine uygun 17 perdeli ‘Hüseyni’ düzende üç değişik sazın batı
anlayışında ve çoksesli olarak kullanıldığı” bir şarkı olarak tanımlanır bu.
Plağın arka yüzünde Kızılok’un Karacaoğlan’dan bestelediği “Güzel Ne Güzel Olmuşsun” vardır. Her iki şarkıda da kendisine Nedim Demirelli eşlik eder. Plak, listelerde de kendisini gösterir ve haftalarca 1 numarada kalmış olan Barış Manço’nun “Dağlar Dağlar”ını devirerek liste başı olur. 1970 yılını bu iki plakla kapatır Fikret Kızılok. Bu plaklar yıl sonunda Hey dergisi tarafından düzenlenen ‘Yılın Müzik Oskarları’ anketinde görülmemiş bir başarıya imza atar: “Söyle Sazım”, Yumma Gözün Kör Gibi” ve “Güzel Ne Güzel Olmuşsun”, Barış Manço’nun “Dağlar Dağlar”ının ardından sırasıyla ikinci, üçüncü ve dördüncü olur. Fikret Kızılok da aynı ankette ‘Yılın Erkek Şarkıcısı’ seçilir. 1970 yılının getirdiği başarıların ardından bir süre plak yapmayan sanatçı bu dönemde bir Anadolu turnesine çıkar. Turne sırasında Siverek yolunda donma tehlikesi geçirir; bir kamyon şoförü tarafından kurtarılır. Bu olayın ardından bir plak yapar ve “Emmo” adlı bestesini bu kamyon şoförüne ithaf eder. Plağın arka yüzünde Ahmed Arif'in şiiri üzerine bestelediği “Vurulmuşum” adlı şarkı vardır. Kızılok, 1972’de bu şarkıyla Bulgaristan’da yapılan Altın Orfe Festivali'ne katılır. 1973 yılında Grafson şirketiyle anlaşarak yeni bir dizi plak yayınlar. Bu plaklarda yer alan şarkılar, Kızılok’un yazdığı “Bir Ali Var” adlı oyunun bölümleridir: “Gün Ola Devran Döne”, “Anadolu’yum”, “Leylim Leylim (Kara Tren)”, “Köroğlu Dağları”, “Tutamadım Ellerini” ve “Gözlerinden Bellidir”. Yazılan, ancak bugüne dek sahnelenmeyen bu oyunun şarkıları başka sanatçılar tarafından da seslendirilir: “Kime Sormalı”yı Dönüşüm eşliğinde Tansu, “Duyar mısın”ı ise o dönemde ününün doruğunda olan Timur Selçuk yorumlar. Bu arada “Köroğlu Dağları” şarkısının başında kullandığı gitar, Kızılok müziğinde bir yeniliktir.
1980'lerde farklı bir türle döner müziğe Fikret Kızılok.
Bülent Ortaçgil, Erkan Oğur, Mutlu Torun gibi farklı yönelimlerde,
arayışlardaki isimlerle deneyselliğin ön planda olduğu bir tür 'atölye
çalışması' yürütülür Çekirdek'te. Kızılok-Ortaçgil ikilisinin 'Pencere Önü
Çiçeği' bu dönemin ürünüdür. Kızılok'un yerli folk-lirik tarzından Batılı
müzikal-vodvil tavrına geçişinin de göstergesi.Sonra yine 10 yıllık kesinti.
Kızılok'un geniş kitlelerle-piyasayla buluşması ise sözünü ettiğim vodvil
tavrının da doruğu, 1995'te yayımlanan 'Demirbaş' albümü. Kültürel,
entelektüel, siyasal yergi, dönemin aşınmış 'pop'una karşı alternatif gibidir.
Veda albümü 'Mustafa Kemal-Devrimcinin Güncesi'nde (1998) destansı, lirik bir müzik yaptı. Ama söyleyiş, resitatif-düzdü. Kızılok 22 Eylül 2001 günü uzun süre çektiği rahatsızlığın neticesi olarak kaldırıldığı hastanede yaşamını kaybetti.